2025 yılı Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezî sınav 15 Haziran'da, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ise 21 ila 22 Haziran tarihlerinde uygulanacak. Adaylar, iyi bir lise ve üniversiteye yerleşebilmek için hazırlıklarını sürdürüyor.
Her yıl milyonlarca öğrenci, nitelikli bir lise ve üniversiteye yerleşmek için sınavda ter döküyor. Bu yıl (2024) 1 milyon 38 bin 544 öğrenci LGS’ye, 3 milyon 36 bin 945 aday ise YKS’ye müracaat etti. Bu başvurular sonrası, 992 bin 906 öğrenci LGS’ye, 2 milyon 819 bin 362 aday Temel Yeterlilik Testi’ne (TYT), 171 bin 90 aday Yabancı Dil Testi’ne (YDT) ve 1 milyon 776 bin 496 aday Alan Yeterlilik Testi’ne (AYT) katılım sağladı.
Milyonlarca adayın kıyasıya yarıştığı LGS ve YKS’de başarıya ulaşmak uzun soluklu ve zorlu bir maratondur. Öğrencilerin, hayalini kurdukları lise ve üniversitelere giriş yapabilmeleri için planlı, disiplinli ve kararlı bir şekilde çalışmaları şarttır. Bu yorucu ve stres yüklü yolculukta, yüksek moral ve motivasyonun korunması, sürecin etkili şekilde yönetilmesi, başarının temel unsurudur.
Bu kritik dönemde, sınav baskısı, kaygı, stres ve yoğun çalışma temposu gibi zorluklarla karşılaşmak beklenen durumlardır. Milyonlarca adayın kariyerinin şekillendiği bu yarışta, başarı sadece onların çalışma stratejilerine değil, aynı zamanda ailelerin üstlendikleri role de bağlıdır. Ebeveynlerin bu zorlu süreçte, anlayışlı ve motive edici bir tutum sergilemeleri, daha sağlıklı bir şekilde ilerlemelerine katkı sunar.
Unutulmamalıdır ki, aşırı sınav kitapları veya konularla karşılaşan öğrenciler, bazen hedeflerinden uzaklaşabilir. Ders çalışıyormuş gibi yapıp aslında verimli bir performans sergilemeyebilir. Bu nedenle, anne ve babalar daha dikkatli, nazik ve samimi bir şekilde çocuklarına yaklaşmalıdır. Ders çalışırken odasına kapanan öğrencilerle iletişim kesilmemelidir. Aileler, LGS ve YKS'ye hazırlanan öğrencilerle ilgili şu hatalardan kaçınmaları yararlı olacaktır:
Yaşamın her aşamasında sınavlarla karşılaşmak mümkündür. Bu yüzden sınavlar (LGS, YKS-TYT-AYT-YDT) hayat memat meselesi (yapmak veya olmak) haline getirilmemelidir. Sınavlara gereğinden fazla anlam yüklemek, bireyde kaygı ve stres düzeyini artırır.
Akıldan çıkartılmamalıdır ki, sınavlar yeni kapıları açmak için birer anahtar ya da aşılması gereken birer eşiktir. Sağlam altyapıya sahip adayların başarılı olma ihtimali yüksektir. Adaylar, kendi potansiyellerini ve ilgi alanlarını göz önünde bulundurarak, iyi bir program tasarlamalı ve kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmelidir. Ayrıntılara takılmadan ve belirlenen çalışma planına sadık kalarak ilerlemek, başarının kapılarını aralayacaktır.
Sınava giren adayların ilgi alanları, becerileri, yetenekleri ve beklentileri farklıdır. Aileler, çocuklarını başkalarıyla kıyaslamaktan kaçınmalıdır. Kıyaslamalar, öğrencinin özgüvenini zedeleyebilir ve moralini bozarak başarısını olumsuz etkileyebilir. Sınav aynı olsa da, bireylerin öğrenme kapasiteleri ve metotları farklı olabilir.
Adaylar, öncelikle (sözel veya sayısal) hangi alanda daha güçlü olduklarını, ne istediklerini ve hedeflerini belirlemeleri gerekir. Aileler, çocuğun güçlü yönlerine odaklanarak ve gelişim süreçlerini göz önünde bulundurarak, destekleyici bir yaklaşım sergilemelidir. Unutulmamalıdır ki, her ferdin potansiyeli kendine özgüdür. Kıyaslama yerine bireysel gelişimler ön planda tutulmalıdır.
Bazı durumlarda, adayların çok fazla özel ders almaları "çok iyi hazırlanıyor" algısı oluşturabilir. Ancak bu her zaman verimli bir hazırlık anlamına gelmeyebilir. Öğrencinin eksik olduğu konuları tamamlamanın ötesine geçen aşırı özel ders ya da kurs yükü, zamanla bıkkınlık ve motivasyon kaybına yol açabilir. Adaylar, hazırlık sürecinde öncelikle eksiklerini belirlemeli ve çalışmalarını bu doğrultuda yürütmelidir. Dengeli ve verimli bir çalışma programı, başarıya kavuşmada daha etkili bir yol olacaktır.
Sınavlara çok erken hazırlanmaya başlayan adaylarla karşılaşmak mümkündür. Ancak, 4-5 yıl öncesinden tüm zamanını ders çalışmaya ayırmak, bu süreci aşırı yorucu ve bitmek bilmez bir hale dönüştürebilir. Çok erken hazırlık telaşına kapılmak bazen yanıltıcı olabilir. Bunun yerine, her dersi zamanında öğrenmek daha etkili bir tekniktir.
Hazırlık sürecinin uzun yıllara yayılması, adayın çalışma performansını ve motivasyonunu düşürebilir. Hatta yorgunluk ve bıkkınlık nedeniyle sınava odaklanma sorunlarına neden olabilir. Bu yüzden adaylar sınav için öngördüğü zaman dilimi içinde iyi tasarlanmış bir programla çalışmalarını gerçekleştirmelidir. Bu yaklaşım, onların hem motivasyonu yüksek tutar hem de verimliliğini artırır.
Eğitim hayatı, zincirin halkaları gibi bir bütündür. Kimse durduk yere bir başkasına sınav kazandıramaz. Başarıya ulaşanlar, sağlam bir altyapıya sahip olan, emek veren, zamanı iyi yöneten ve sınav stresini aşabilen kişilerdir. Elbette hazırlık sürecinde akademik destek önemli katkılar sağlayabilir.
Kontrol edilmeyen stres durumlarında uzman desteği gerekebilir. Ancak, piyasada kendilerini "yaşam koçu" olarak tanıtan kişilerle çalışmak ya da dershanelere gereğinden fazla anlam yüklemek, kimi zaman beklentileri karşılamayabilir ve umut kırıcı olabilir. En doğrusu, adayın kendisini tanıması, güçlü yönlerini keşfetmesi ve ailelerin de bu sürece uygun şekilde yaklaşmasıdır. Unutulmamalıdır ki, en büyük motivasyon kaynağı, adayın kendi enerjisi, özgüveni ve kararlı çalışma temposudur.